13 Ağu 2012

Liar Game / Dibine kadar yalan, sonuna kadar oyun..

Güvenebileceğin tek insan, kendinden başkası değil.
Yalanpara, zekainanç, kazanma arzusu ve akıl almaz oyunlar.
Liar Game Tournament'e hoşgeldiniz..



Nasıl yazılır bir Liar game düşünür oldum şuan açıkcası.Tek söyleyebileceğim uzun bir yazı olucak hazırlıklı olun...Bana zekamı, hayata bakış açımı sorgulatan bir dizi oldu Liar Game.Bilmem yanlış olmasın ama beni acayip etkilediğinden midir, zekanın tavan yapmasına duyduğum hayranlıktan mıdır, izlediğim diziler arasında dalında zirveye oturmuştur kendileri.Hayatımda bu kadar karmaşık ve algılaması zor dizileri sevmiyiceğimi düşünen ben, daha ilk bölümden kitledi kendine beni.Bilmem belki Matsuda'nın o güzel oyunculuğu ve karaktere cuk oturan havasından dolayıda olabilir.Bizi Prens Akiyama hayranı yaptı ve bütün diziyi sevmemizi sağladı...Ön sözlerimi geçip kısaca konusuna değiniyim;
Nao dürüst, iyi ve oldukça saf bir kızdır.Bir gün kapısının önünde içinde 100 milyon yen olan siyah bir kutu ve üzerinde kart bulur.Bilinçsizce açtığı kutunun bu denli başına bela olucağını nerden bilsin safımız.Artık Liar Game'e katılmak zorundadır.Tabi bu o kadar basit olmayacaktır.Kandırması gereken insanlar ve ona yardım etmesi gereken usta dolandırıcı Akiyama'yı kendine yardım etmesi için ikna etmesi gereklidir.Artık Nao için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır...


Dizimiz toplan 2 sezon, 2 film ve +2 sp'den oluşmakta.Ben 2 sezonu ve 1 filmi izledim şimdilik.2 sezonun toplamı 20 bölüm.Yani kısa sayılır.İzlemekte sıkıntı çekmessiniz zaten su gibi geçip gidiyor -bana göre- annem aynı yorumda değil, hatta beni tv'de izler gördükçe, takılıp oda izlemeye başlıyor ve başına ağrılar giriyor.Yaşlılık hali...O kadar oyuna ve zeka karmaşasına kolay adapte olamıyor zavallım :D Yani biraz konsantre gerektiren bir dizi.Açıkcası anlamadığım bazı oyunları tekrardan izleyip kavrama ihtiyacı duydum.Bölümün sonunda ne yaptığını, nasıl çözdüğünü izah etse bile gerçekten anlayamıyorsunuz.Çok fena zeka ve piskoloji gerektiriyor.




Verilmeye çalışılan mesaj açık.Herkez para, hırs ve egoları için bir başkasını yok etmeye isteklidir.Bu yüzden yeryüzünde tertemiz kalmış saf bir ruh asla yoktur.Aslında bir bakıma bende öyle düşünüyorum.Nao'ya ihanet edildi, yalan söylendi, o saf ruhunu yıkıcak her şey yapıldı, ama o gene aynı saflığıyla 2 sezon boyunca kaldı.Kendimi koydum yerine, Nao kadar saf biri değilim, ancak bana onlar yapılsa Nao kadar bile olsam biterdi olay.Kesinlikle kolay inanmaz ve karşıdakini ezmek için elimden geleni yapardım.Aslında ilk başlarda bu aşıırı saflığı beni çileden çıkarıyordu.'Hadi be kızım! Hareket et! İnanma! Salak!' dediğim çok yer oldu yalan yok.Ama içten içe hep değişmemesini istedim bende onun.Benim içinde bir umuttu Nao.Dizidekiler içinde öyle oldu.Ama gerçek hayatta malesef hala öyle olmadığını düşünüyorum.Nao gibi bir insan olamaz.Gerçekten olamaz.İhanete uğrayıp yalanı taddı mı, asla eski saflığını koruyamıyıcağını düşünüyorum insanoğlunun.Bizi değiştiren acılarımız, aldığımız darbeler.Buda Nao gibi bir insanın asla varolmadığını gösteriyor bana.


Oyuna dahil olan sadece kızımız değil tabiki.Başka yerlerden çeşitli insanlarda geliyor 2.turda.Üstte de görüldüğü gibi bir odaya tıkılıyorlar ve çakma testere maskeli bir adam eşliğinde başlıyor 2.tur.Prens Akiyama'da katılıyor kızımıza yardım etmek için 2.tura.Zaten o olmasa Nao bitmişti.Kesinlikle Akiyama bir prensti.Nao'nun en zor anında yardımına koşan, onun o aşırı saflığına tahammul edebilen beyaz atlı bir prens.Dizinin karizması, dahisi, her şeyiydi o.Yaptığı her harekette, her bakışında 'İşte şimdi bittin adamım!' havası vardı.(Bkz:Yandaki gif.) Ve zaten sadece 1 bölüm dışında gerçek anlamda zor durumda kaldığını görmedim.Her seferinde oyunda sıkıştıkları yerde 'Şimdi prensim anlatmaya başlıyacak.Sıkıntı yapma.' dedim.Ki öylede oldu, hep Akiyama girdi devreye ve o arkadan gelen sinsi kahkahasıyla bütün oyuncuları oynadıkları oyunda faka bastırdı.Ah Akiyamam ah.Neler çektin Nao yüzünden.Ne zorlandın...diyicem ama adam tereyağından kıl çeker gibiydi her oyunda ve 'Her zaman ki işler bunlar, nolcak ki!' modunda bitirdi Liar game'i.Ama genede sinir etti Nao beni.Bide oyunları kazanabilecekmiş gibi tek başına gidiyor ya, şuuruna şuuruna vurup gebertesim geliyor kızı.Sürekli Akiyama'yı kurtarmam lazım! repliği vurgulanıyor tarafınca, ama hep Akiyama'nın başına bela olmaktan geri kalmıyor.Vallahi sinir ediyorsun Nao yapma gülüm.Bak beni de sinirden kro ettin şurda.Vallahi yapma!


Dizideki karakterlerde çok ilginçti.Mesela Fukunaga.O kötü adam vari gülme sahnelerinde bilgisayara vurmamak için kendimi zor zapt ediyorum.Bu kadar gıcık bi gülüş olamaz, insanın içinde öldürme isteği uyandırıyor.İzleyenler bilir mantar kafayı.Sizde izledikten sonra neden katil olmak istediğimi gayet net anlayacaksınız.Mesela siyah takım elbiseli ablamız.O olmasa bence buralara kadar gelemezlerdi Nao ve Akiyama ikilisi.O kadının kesinlikle büyük bir rolü var oyunda.Zaten yönetende o sayılırdı...Dizinin filmdeki sonuna kadar Liar game'in arkasındaki esas ismi öğrenemiyorsunuz.Açıkcası çok güzel bir kurgu olduğunu düşünüyorum bunun ben.Biri kişisel zevkleri için insanları önce parayla vahşi vampirlere dönüştürüyor sonrasında onların yırtıcılığını, hırslarını ve birbirlerini zevkle yok etmeye çalışmasını o koca monitörden izliyor.Çok iştahımı kabartmıştır bu tarz senaryolar.Bilmem nedendir ama hep ilginç geldi Liar game'in bu yönü bana.Her neyse.Yazımın sonlarına doğru 'Ee herşey tamamda aşk yok mu, aaşkk? dediğinizi duyar gibiyim.Malesef öyle sevgi böcekleri, aşk pötürcükleri yok bu dizide.Zaten olmadığıda çok iyi olmuş kanımca.Nao ve Akiyama'nın oyun harici hiçbir konuşmasına hemen hemen şahit olmasak da, onların arasındaki çekimi, sevgiyi ve güveni hissedebildik.İşte bu da diziyi sevmemi sağlayan bir diğer sebep. Ben ki romantizmin her dozunu seven insan, bu kadar saklı kalmış bir aşkı nasıl sevdim ve bağrıma bastım gerçekten şaşkınım.Ama kesinlikle bu ikili benim efsanevi ikililerimden oldu.Her kareleri, her bakışmaları bana ayrı bir güzel ve anlamlı geldi...Yazımın sonlarına doğru gelirken Nao'ya pek kızmamanızı rica ediyorum.Başlarda bende ona öfkelenip öldürme meilimli olsam da o insanları değiştirme gücüne sahipti dizide.Ve onun yüzünden mutlu son görmek içimi rahatlatıyordu her seferinde.O yüzden fazla kızmayın ona ve oturup izleyin bu güzel mi güzel, adeta dehalıkla yazılmış diziyi.



Süper yalancı ve süper iyinin birleşimi sizce nasıl olurdu? İzleyin ve görün..




Kendimi tanıtmama izin verin..
Ben blog yazarınız, Cemre.
Eğer bunu sonuna kadar okumuşsanız bu demektir ki, Yalancı oyun'u izlemeye karar verdiniz, öyle değil mi? 
Bu kararın iptali, kabul edilmeyecektir.
Şimdi koltuğunuza oturup yalan oyununun ilk bölümünü başlatabilirsiniz.
İyi seyirler dilerim...






Selam! Wattpad hikayeme göz gezdir ---> Kralın Kalbi




.................................................................................




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder